Davacı İşçinin Dava Sırasında Vefatında Mirasçıların Manevi Tazminat Talebi

Yargıtay
21. Hukuk Dairesi
Esas : 2013/21981
Karar : 2014/2527
Tarih : 18.02.2014

Davacılar, iş kazası sonucu maluliyetten doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne KARAR VERMİŞTİR.

Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Bülent Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR

Dava nitelikçe 09.10 2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %12,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan ve 20.01.2012 tarihinde ölen sigortalının uğradığı manevi zararının tazmini istemine ilişkin olup, dava sigortalının ölümünden sonra mirasçıları TARAFINDAN AÇILMIŞTIR.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de varılan bu sonuç aşağıda açıklanan nedenlerle İSABETLİ DEĞİLDİR.

Davacılar murisinin 09.10.2006 tarihinde asıl ve alt işveren olana davalıların işinde çalışırken iş kazasına uğrayarak %12,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, kazalının maddi tazminat istemli davasının kesinleştiği ve davacılar murisinin manevi tazminat istemli dava açılmadan önce 20.01.2012 tarihinde öldüğü uyuşmazlık KONUSU DEĞİLDİR.

Uyuşmazlık bedensel bütünlüğü ihlal edilen kişiye tanınan manevi tazminat istem hakkının mirasçılarına geçip geçmeyeceğine, diğer bir deyişle bedensel bütünlüğün ihlali nedeniyle uğranılan manevi zararın mirasçılar tarafından istenilmesinin mümkün olup OLMADIĞINA İLİŞKİNDİR.

Manevi tazminat isteme hakkı, kural olarak zarar görene ait BİR HAKTIR. Ancak zarar gören ölmeden önce dava açmış veya dava açma iradesini izhar etmiş ise, manevi tazminat isteme hakkı mirasçılarına intikal eder. Mirasçılar açılmış davaya devam edebilirler veya dava henüz ikame edilmemiş ise bizzat dava açabilirler. Dairemizin ve giderek YARGITAY’ın yerleşmiş görüşleri de BU DOĞRULTUDADIR. (HGK’ nun 3.4.1963 tarihli, 4-80 Esas, 42 Karar sayılı, Dairemizin 22.02.2007 gün 2006/18030E-2007/2541K, 14.06.2010 gün 2009/12032E, 2010/6776K, 30.10.2010 gün 2010/5628E-2010/11845K, 4.HD’nin 17.09.1962 gün 5218-8846, 07.11.1968 3112-8654, 12.6.1981 gün 7633/8562, 02.06.1994 gün 1898-5093 sayılı kararları).

Sigortalı sağlığında maddi tazminat istemli olarak dava açmış ve bu dava Kocaeli 2. İş Mahkemesinin 2010/189Esas sayılı dosyasında görülerek sonuca bağlanmış VE KESİNLEŞMİŞTİR. Anılan davayla ilgili olarak davacı vekilince verilen 10.08.2010 tarihli kısmi dava dilekçesinde 09.10.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve sair talep ve dava hakları saklı tutulmak suretiyle maddi tazminat İSTEMİNDE BULUNMUŞTUR. Bu duruma ve kısmi dava dilekçesindeki açıklamaya göre zarar görenin henüz hayatta iken manevi tazminat isteminde bulunma iradesini açıkladığının kabulü MÜMKÜN DEĞİLDİR. Diğer bir deyişle zarar gören tereddüte mahal bırakmayacak biçimde ilerde manevi tazminat isteminde bulunacağını İFADE ETMEMİŞTİR. Bu nedenle de iş kazası sonucu bedensel zarar gören sigortalının ölümünden sonra mirasçılarının dava açarak zarar verenden manevi tazminat isteminde bulunmaları MÜMKÜN DEĞİLDİR. Hal böyle olunca; davanın reddi yerine, kısmi dava dilekçesinin hatalı değerlendirilerek, manevi tazminat isteme iradesinin açıklandığının kabulüyle manevi tazminata karar verilmesi usul ve yasaya AYKIRI OLMUŞTUR.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup BOZMA NEDENİDİR.

O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve HÜKÜM BOZULMALIDIR.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 18.02.2014 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.